Emre Kızıl
Başka hiç bir şeye ihtiyaç duymadan. Sesi ve soluğu olduğu sürece... Türküleri aşkla seven bir ses duyacaksınız. Ve o ses sizi bir yolculuğa çıkartacak. O yolculukta mesela, bozkıra uzanacak yolunuz; bir ağustos akşamüstünde, güneş kıpkızıl yaklaşırken ufka, kavrulmuş toprağın tozu kokacak burnunuza. Ağrı’nın yamacından göğe çevireceksiniz yüzünüzü. Havanın cam gibi olduğu bir öğlen vakti uzaklarda, doğuda ve batıda, parıldayan kubbeler göreceksiniz, Belki Selanik belki Magusa. Ve içinizi kemiren o soru dile gelecek: Nedir Tuna kıyısında da Fırat kenarında da aynı çınlayan bu nağme? Kimin sesidir bu her türküde sesime eklenen? Bu tını, binyıldır titreşen bu kubbede, neden hep aynı yeri sızlatır yürekte? Nedir bu, uzak diyarları anlatan hikâyeler kadar heyecanlı ve gizemli ama en mahreminiz kadar tanıdık ve deruni? Hepsinin yanıtını adınızı bildiğiniz gibi bilecek ama kelimelere dökemeyeceksiniz. Türküler bunun için var zaten.
Aşk Yoluna
Emre Kızıl
Haberler
Haber Bulunmamaktadir...